Boş bir oda, sessiz sokaklar ve koskaca bir karanlıktan ibaretti sensizlik. O gece boştu her yer, anlamsızdı her şey. Boş bir yürekti bana kalan ardından. Bomboş bir yürek ve coşkunun en hat safhasındaki duygular…
Bir kağıt ve bir kalemden ibaret tüm sırdaşım. Yazıyorum işte yine ama bu sefer sensizliğe. Anlatamadıkları ve anlatamayacakları olan bir insan oldum hep, bundan sonra da olacağım gibi. Bakamadım gözlerine hiçbir zaman, bundan sonra da bakamayacağım gibi.
Şimdi karşımda duruyor hayalin. İşte tam karşımda…Sana anlatamadıklarımı anlatıyorum kağıtlara, bakamadığım gözlerine bakıyorum doya doya.
‘‘Çok cesur bir kızsın’’ derdin hep. Ama hiç bilmediğin, hiç bilemediğin ve hiç bilemeyeceğin ben aslında çok korkuyordum. Cesur olarak tanımladığın bu kız, kocaman yüreğine güvendiğin bu kız çok korkuyordu. Çok korktu, korkuyordu ve korkmaya devam edecekti de.
Hayat korkuttu bu küçük meleğinin gözünü. Hayat dediğin o şey korkutuyordu beni.
Evet bitanem inanmadım, inanamadım aşka. Bu dünyada aşık olanların varlığına ve aşık olunabileceğine inanmadım ben. Acıyı biliyordum, umutsuzluğu, karamsarlığı yaşamıştım. Ama inanmıyordum mutluluğa, mutlu olunabileceğine ve aşka…İnandıramamışlardı, kandıramamışlardı senin ‘‘masum’’ diye tanımladığın bu yüreği.
Şimdi yazıyorum; sana değil, sensizliğe. Şimdi bakıyorum; gözlerine değil, hayaline. Şimdi daha çok inanıyorum; aşka değil ama acıya.
Gözü yükseklerde, hayalperest bir kızdım, evet! Ama en güzel hayalleri sen kurardın hep. Ben mutluluğu, iki mutsuzluk arasındaki o kısa zaman dilimi olarak tanımlarken; sen, ‘‘Benim mutluluğum sensin’’ derdin hep. Mutluluğu bende bulduğunu söyler, birlikte mutlu olacağımıza inanırdın.
Olmadı bitanem. Olmadı. Olamadı. Bu koca okyanusun ortasına gelmişken bıraktık ellerimizi. İkimizin de ulaşacağı limanlar farklı. Eğer yanıyorsa bir yerlerde mutluluk feneri, ikimizinki ayrı.
Mutluluklar bitanem… Bu sayfaya son noktayı koyduğumda artık sen geçmişimde tatlı bir hatıra…Artık son kez ve gerçekten nokta…
13/01/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder